Anahtar Kelimeler: Nevruz, Sultan Nevruz, Türk Kültürü Ve .

2y ago
55 Views
2 Downloads
444.90 KB
15 Pages
Last View : 2m ago
Last Download : 3m ago
Upload by : Albert Barnett
Transcription

KARŞILAŞTIRMALI OLARAK TÜRK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZErgenekon SAVRUNÖzetKültür, bir milletin ortak yaşam tarzıdır. Kültürün en önemli unsurları, gelenek, görenek veinançlardır. Her milletin sahip olduğu gelenek, görenek ve inançların sosyal yaşama yansıyanyüzü ise bayramlardır. Milletler tarihsel süreç içersinde yaşanılan önemli olayları anmak, örf veadetlerini yaşatmak ve dini inançlarını yerine getirmek itibariyle özel günler yaşar. İşte Nevruzda Türk dünyası için tarih boyunca yaşatılan bu özel günlerden biridir. Türk dünyasının millibayramıdır. Türklerin Nevruz gelenekleri, Orta Asya-Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet çizgisindeele alınırsa süreklilik gösterir. Bugün büyük Selçuklu Devleti’nin tarihi sınırları içinde bulunanTürkiye, İran, Afganistan, Pakistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan, Azerbaycan veKazakistan’da Nevruz Bayramını aynı coşku ile kutlamaya devam etmektedir. Bu yönü ile Türkdünyasında binlerce yıldan beri yaşayan bu gelenek Türklerin ortak kültür mirasıdır. Türklerinailesine, örf ve adetlerine, geleneklerine ve devletlerine olan sadakatleri Nevruz’u bugünleretaşımıştır.Anahtar Kelimeler: Nevruz, Sultan Nevruz, Türk Kültürü ve Medeniyeti, Türk Örf ve Adetleri,Bahar, Yeni Yıl, Orta Asya.Dini ve milli bayramlar, toplumdaki fertlerin kaynaşması ve birlik beraberliklerin teminibakımından önemli fonksiyonlara sahiptir. Türklerin bilinen en eski tarihlerinden beri bayramlarbirlik ve bütünlüğü sağlayan bir vasfa sahip olmuştur. Çeşitli Türk toplulukları arasında görülensürgün avı, toy, yuğ ve şölenler büyük bir coşku ile kutlanmıştır.Türklerin İslamiyet'i kabulünden sonra, Ramazan ve Kurban bayramları da aynı coşku vesevinçle kutlanmıştır. Türklerde bayramlar, gerçekten de milli şuur ve milli birlikteliğe önemli birzemin hazırlar. Dini bayramda yoksullar doyurulur. Küskünler barıştırılır. İhtiyaç sahiplerinezekât, fitre ve sadaka verilir. Akrabalar, komşular, aile büyükleri ziyaret edilir. Bütün bunlar,toplumdaki bağları kuvvetlendirir. Fertler arasındaki müşterek vasıfların artmasını temin eder. 1Türk Dünyası'nın büyük bir coşkuyla kutladığı, Türk soylu halkların ortak bayramı olan Nevruz,tabiatın canlanmasını, yeniden dirilişi ifade eder. Farsça bir terkip olup "Nev" yeni, "rûz" gün"Nevruz" yeni gün gelir. Nevruz gece ile gündüzün eşit olduğu, gün dönümü olarak daadlandırılan, ilkbaharın geldiği 21 Mart gününe tekabül eder. Güneşin koç burcuna girdiğigündür. Rumi takvimde Mart'ın 9'una rastladığı için halk arasında Mart 9'u diye anılır. Nevruz iletabiat yeniden doğar ve yeni bir hayat başlar. Nevruz günü, aynı zamanda iyilik ve bereketitemsil eden baharla, kötülük ve sıkıntıyı temsil eden kışın mücadelesini sembolize eder.1Prof.Dr. GÜZEL, Abdurrahman, TÜRK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZ VE MİLLİ BİRLİK – BERABERLİK

Makalemiz de ilk olarak, Nevruz’un, Türk kültür ve tarihinde ki önemine değineceğiz, ardındanda sırasıyla Selçuklu, Osmanlı, günümüz Türkiye’si ve soydaş Türkî Cumhuriyetlerindeki Nevruzgeleneğini karşılaştırmalı olarak ele alacağız.Nevruz, Türk dünyasında ortak kültürel değer olması nedeniyle önemli bir yere sahip olupTürklük dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır Türkkültürüne özgü özelliklerle kutlanmaktadır. Tarihin ilk topluluklarından beri ay, mevsim, yıl, vb,değişiklikler törenlerle kutlanmaktadır. Avcı kültüründen tarım kültürüne geçildiğinde tarımdabolluk, bereket için çeşitli törenler yapılmaya başlanmıştır. Çeşitli kültürlerde de mevsimdeğişiklikleri de törenlerle kutlanırdı. İslamiyet öncesi Türk kültüründe bahar bayramı yapılarakkıştan sonra canlanan doğanın sevinçle karşılandığı ve şenlikler düzenlendiğini biliyoruz.Takvimin olmadığı dönemlerde insanlar hayatlarını temel uğraş konularına göre düzenlerlerdi.Bunlar; ekin ekme, bağ bozumu, hasat, koç katımı, baharın gelmesi, tabiatın canlanması gibiolaylardı. Ayların, mevsimlerin, yılların, düzenli geçişleri bunlara bağlı olarak bitkilerin düzenliolarak yeşermesi ve sararması törenleri belirli bir takvime bağlamıştır. Bir yıl içersinde doğadakideğişiklikler toplumların hayatını her zaman etkilemiş ve bu değişiklikler tarih boyunca bütünhalklar tarafından çeşitli tören, ayin ve bayramlarla kutlanmıştır.2Bütün milletlerin kültürlerinde görülen yeni yıl törenleri, yaşama biçimlerine, coğrafyalarına,ekonomik yapılarına, inanç yapılarına uygun koşullarda, uygun zamanlarda, çeşitli pratiklerlekutlanır. İnanca bağlanan yeni yıl törenleri, Asya ve Ön-Asya toplumlarında benzer iklim vecoğrafya şartlarında zaman, ad ve pratik benzerliği ile kutlanmıştır. 3Nevruz; uygulamalarda bazı farklılıklar olmakla birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran,Anadolu ve Balkanlar’da aynı tarihler arasında her toplumca kendine özgü bir nedenedayandırılarak kutlanan geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır.4Türk kültür tarihinde, Yenisey-Orhon çevresinden Altaylara oradan da Hun Türklerinin Avrupa'yayürümesiyle, Macaristan'a ve Balkanlara ulaşan Nevruz, M.S. 800'den itibaren Hazar'ıngüneyinden Anadolu'ya ve Mezopotamya'ya taşınmış ve yeni bir coğrafyada yaşatılmayabaşlamıştır. Günümüzde Balkanlardan Çin Seddi’ne ve Sibirya içlerine kadar büyük bircoğrafyada bilinmekte ve kutlanmaktadır.2PİRVERDİOĞLU, Ahmet (2002), “Türklerde Yılbaşı ve Bahar Geleneği”, Türkler, Cilt III, Yeni Türkiye Yayınları,Ankara3Malinowski (Bronislaw), 1998, İlkel Toplum, İstanbul.4ÇOBANOĞLU, Özkul. (2003). Türk Halk Kültüründe Memoratlar ve Halk İnançları. Ankara

Nevruz çeşitli Türk topluluklarında Yeni Kün, Yengi Gün, Yengi Kün, Yeni Yıl, Çağan,Ergenekon, Ergenekün, Ulustın, Uluğ Küni, Baba Marta, Bahara Kavuşma, Ulaşma, Yeni Yıl vehatta Anadolu'da Sultan-ı Nevruz, Nevruz Sultanı ve Mart Dokuzu gibi adlar ile anılmaktadır.Türk dünyasının büyük bir bölümünde Nevruz'dan bozma, Naaruz, Navruz, Nevriz, Nevrisadlarına da rastlanır.Nevruz kutlamalarının bir diğer adı da “Ergenekon Bayramı”dır. Bu isim geçmişten günümüzekadar hâlen çeşitli Türk boyları arasında canlılığını korumakta, aynı zamanda milletindestanların gücüyle birbirlerine olan güven bağını güçlendirmektedir. Ergenekon da böyle birgelenektir. Ebulgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türkî’sinde naklettiği Ergenekon menkıbesi eskiÇin kaynaklarının verdiği tarihî olayların bir yankısıdır.5Şecere-i Türkî’de bu olay şöyle anlatılır:“( ) İlhan’ın oğulları bu muharebede ölmüşlerdi, ancak en küçüğü olan Kıyan kalmıştı. Kıyan osene evlenmişti. ( ) Nüküz de henüz o sene evlenmişti. Bunların ikisi de aynı bölükten olan ikiadama düşmüşlerdi. Muharebeden on gün sonra bir gece atlanıp karılarıyla beraber kaçtılar.Muharebeden evvel ordu kurdukları yere geldiler. Düşmandan kaçıp gelen dört türlü mal (deve,at, öküz ve koyun) buldular. Hasbıhâl edip dediler ki: “Burada kalsak, bir gün olur düşmanlarımızbizi bulurlar, bir kabileye gitsek, etrafımız hep düşman kabilelerdir; iyisi dağlar arasındakimsenin daha yolu düşmemiş olan bir yere gidip oturalım.” Sürülerini sürüp dağlara doğruyürüdüler. Yabanî koyunların yürüdükleri bir yolu tutup tırmanarak yüksek bir dağın boğazınavardılar. Oradan tepeye çıkıp diğer yanına indiler. Oraları iyice muayene ettiler, gördüler kigeldikleri yoldan başka yol yoktur ve o yol da öyle bir yol ki bir deve ve bir keçi bin güçlükleyürüyebilirdi; eğer biraz ayağı sürçse düşer parça parça olurdu. Vardıkları yer geniş ve birnihayetsiz ülke idi; içinde akarsular, membalar, türlü otlar, çayırlar, meyveli ağaçlar, türlü türlüavlar vardı. Bunu görünce Tanrı’ya şükürler kıldılar. Kışın mallarının etini yer, derilerini giyerler,yazın sütünü içerlerdi. Oraya (Ergenekon) adını verdiler. ‘Ergene’nin manası ‘bir dağın kemeri’,‘kon’un manası ‘dik’tir; orası dağın kırı (dağın en yüksek yeri) idi. Burada Kıyan ve Nüküz’ünoğulları çoğaldı. Kıyan’ın oğulları ötekininkinden daha çok oldu. Kıyan’ın oğullarına, Kıyat;Nüküz’ün oğullarının bir kısmına Nüküzler, bir kısmına da Dürlükin dediler. Kıyan diye dağdanşiddetle ve sür’atle inen sele derler. İlhan’ın oğlu güçlü ve tez bir adam olduğundan ona bu ismivermişlerdi. ‘Kıyat’, ‘Kıyan’ın cemidir. Bu iki kişinin nesilleri uzun bir müddet Ergenekon’dakaldılar. Çoğaldıkça çoğaldılar. Kabileler meydana geldi.( ) Dört yüz sene sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldı ki artık oralara sığmadılar. Bununüzerine kenkaş (müzakere) ettiler ve “babalarımızdan işitirdik ki Ergenekon’un dışarısında genişve güzel bir memleket varmış, atalarımız orada otururlarmış. Tatar baş olup başka kabileleribizim urukumuzu kırıp yurdumuzu almışlar. Artık Tanrı’ya şükür, düşmandan korkarak dağdakapanıp kalacak hâlde değiliz. Bir yol bulup bu dağdan göçüp çıkalım. Bize dost olanla görüşür,düşman olanla güreşiriz” dediler. Herkes bu fikri beğenip yollar aradılar. Mümkün olup bir yolbulamadılar. Bir demirci: “Ben bir yer gördüm, orada demir madeni var. Zannedersem bir kattır.Eğer onu eritirsek yol buluruz.” dedi. O yeri gidip gördüler ve demircinin sözünü münasipbuldular. Millete odun ve kömür vergisi saldılar. Herkes vergisini getirdi, bir sıra odun, bir sıra5Prof. Dr.ŞENGÜL, Abdullah, Türk Kültüründe Nevruz

kömür olmak üzere dağın böğründeki çatlağa istif ettiler. Dağın tepe ve diğer yanlarına da odunve kömür yığdıktan sonra deriden yetmiş körük yapıp yetmiş yere kurdular; ateşleyip hepsinibirden körüklediler. Tanrı’nın kudretiyle demir eriyip yükle bir deve geçecek kadar bir yol açıldı.O ayı, o günü, o saati belleyip dışarı çıktılar. İşte o gün Moğollarca bayram sayıldı. O vakittenberi bu halas günü Moğollar bayram yaparlar. ( )Bu güne çok itibar edip: “Zindandan çıkıp atayurduna geldiğimiz gün” derler.” 6Arapça kaynaklarda ise, Nevruz olarak geçmektedir. Nevruz'un Türk Dünyası'nda yirmi beşinüzerinde, Anadolu'da ise kırka yakın ismi vardır. Tarihi bakımdan Hun, Göktürk, Uygur,Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde Nevruz bir örfi bayram olarak kabul edilmiş, çeşitlieğlence ve merasimlerle idrak edilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk'ün önderliğinde,1922, 1923, 1924 ve 1926 yıllarında Ergenekon Bayramı adıyla kutlanmış daha sonraki yıllardabu kutlamalar mahalli seviyede sürdürülmüştür. Türk Dünyası'nda ise, önce Çarlık Rusya'sı,sonra Sovyet İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Türklerin Nevruz bayramı kutlamalarıengellenmeye çalışıldıysa da başarılı olunamamış, 1998'e kadar gayri resmi olarak kutlananBayram, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan veAzerbaycan Cumhuriyetleri ile Altay, Hakas, Tataristan özerk bölgelerinde resmen bayramolarak ilan edilmiştir. Bugün İran, Afganistan ve Pakistan'da da yöresel bazı farklar hariç aynımanada kutlanmaktadır.7Nevruz'un tarihi gelişimine baktığımızda da, İslamiyet’in etkisini görmekteyiz. Şöyle ki,Nevruz'un bayram olarak kutlanması çeşitli topluluklarda günümüze kadar devam edile geldiğinisöylemiştik. Örneğin, İranlılarda Nevruz'un ortaya çıkışıyla ilgili rivayetler zamanla İslami birnitelik kazanmıştır. Bu rivayetlerden birisi efsanevi İran hükümdarlarından Cemşid'inAzerbaycan'a geldiği gün ile ilgilidir. Diğer bir İran rivayeti de ateşin Cemşid tarafından keşfiyleilgilidir. Buna göre Cemşid "Mazenderan" ormanlarında tavşan avına çıktığı zaman bir zehirliyılan görerek okunu ona atmıştır. Ok, yılanın bulunduğu kayalıklara çarparak bir kıvılcımınçıkmasına sebep olmuş ve bu kıvılcım da etraftaki kuru otları tutuşturmuştur. Ateşi böylece ilkdefa gören İranlılar korku ile ateşe secde etmişler, onu mukaddes saymışlar, karanlığı yok ettiğiinancıyla ateşin devamlı yanık tutulmasına çalışmışlardı. Bunun için de ateş gede, denilentapınaklar yaptırılmıştır. İşte ateşin bulunduğu bu gün İranlılarda Nevruz olarak kabul edilmiştir.Diğer bir görüş de Tanrı'nın yeryüzünü Nevruz'da yarattığı, Âdemi o gün halk eylediği veyıldızları burçlarına o gün dağıttığı hususudur. Bu rivayetler daha sonra İslam'ı bir kisveyebürünerek günümüze kadar devam etmiştir. İranlılarda tamamen efsanevi bir mahiyet kazananNevruz günümüzde de kutlanmaktadır.Nevruz geleneği ise Araplarda yoktur. Çünkü eski Araplar ile Musevilerde yılbaşı sonbahararastlamaktaydı. Sasani Devleti'nin, Müslüman Araplar tarafından ortadan kaldırılmasındansonra, Nevruz ananesinin Arap dünyasına girdiği görülür. İranlılarda Nevruz, bazı vergilerin67Ebulgazi Bahadır Han, Şecere-i Türkî 1925: 35-38ŞENGÜL, Abdullah, Mete Han’dan Atatürk’e Türk Kültüründe Nevruz.

toplanma dönemi idi. Bu gelenek Araplarda da devam etmiştir. Zamanla İslami bir mahiyetkazanan Nevruz'la ilgili yeni rivayetler ortaya çıkmıştır.Bu rivayetler şu şekilde sıralanabilir.a) Tanrı dünyayı gece ile gündüzün eşit olduğu Nevruz'da yaratmıştır.b) İlk insan Hz. Âdem Nevruz'da yaratılmıştır.c) Nuhun Gemisi Ağrı Dağı'na konduktan sonra, Hz. Nuh peygamber yeryüzünün kuruyupkurumadığını öğrenmek için önce bir kargayı görevlendirmiş ancak karga geri dönmemişti. Dahasonra görevlendirilen güvercin bir müddet sonra ağzında bir defne dalı olduğu halde geridönmeyi başarmıştı. Bu hem toprağın kuruduğunu hem de baharın geldiğini müjdelemekteydi.Bunun üzerine Hz. Nuh Peygamber Ağrı Dağı'ndan Sürmeli Çukuru'na (Iğdır Ovası) inmişti. Hz.Nuh'un yere ayak bastığı gün Nevruz idi.d) Kardeşleri tarafından bir kuyuya atılan Hz. Yusuf, bir bezirgân tarafından Nevruz'dakurtarılmıştı.e) Hz. Musa'nın asasıyla Kızıldeniz'i yararak taraftarlarını kurtardığı gün Nevruz idi.f) Bir yunus balığı tarafından yutulan Hz. Yunus Peygamber, Nevruz'da karaya bırakılmıştır.Tabi bütün bu rivayet ya da hikâyelerin gerçek olup olmadığını bilemeyiz, ancak şu bir gerçek ki,her bir milletin bir birinden farklı dini inanışları ve bu doğrultuda etkilenen kültür değerleri, mitlerive hikâyeleri mevcuttur. 8Türklerde Nevruzla ilgili gelenekler dikkate alındığında bu günün doğrudan doğruya Türklerdekitabiat kültürü ile ilgili olduğu görülür. Bu özelliği dikkate alan Abdulbaki Gölpınarlı, Nevruz için"Bir tabiat bayramıdır.9Şimdi de Selçuklu ve Osmanlılardan başlayarak, diğer soydaş Türk boylarındaki Nevruz'unkavranış ve kutlanış şekillerine kısaca değineceğiz.Selçuklularda Nevruz bayramının eğlencelerle kutlandığı, şenlikler yapıldığı, özel yemeklerpişirildiği, özel hediyeler alınıp verildiği bilinmektedir. Selçuklularda yılbaşı, güneşin Koç burcunagirdiği gün olan Nevruz günü olarak kabul edilmiştir.“Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah zamanında kullanılan Celâlî takviminde yeni yıl 21 Mart’tabaşlar.” 10Osmanlı devrinde de Nevruz, çok canlı biçimde kutlanılmıştır. Çeşitli kaynaklarda Osmanlıpadişahlarının Nevruz tebriklerini kabul ettiklerini, halkın arasına katılarak Nevruz coşkusunaortak olduklarını kaydetmekte ve padişahın katıldığı bu törenlere Nevruz-ı Sultânî isminin8ONK, Nizamettin , "Aras Boyu Örf ve Adetleri Nevruz Bayramı", Türk Kültürü, sayı 119, (Eylül 1972).GÖLPINARLI, Abdülbaki , "Nevruz:Yenigün", Vatan Gazetesi, 22 Mart inoku.asp?sayfa 6&sayi 1359

verildiği belirtilmektedir. Meselâ Ayşe Osmanoğlu (1887-1960, II. Abdülhamid’in) kızı babasınıanlattığı hatıralarında, sarayda Nevruz kutlamalarıyla ilgili bilgiler vermektedir. (Osmanoğlu1984: 106-107)Saray hekimbaşıları tarafından hazırlanan ve “nevruziye” denen çeşitli baharatlardan yapılmışmacunların başta padişah ve ailesi olmak üzere bütün saraya ikram edildiği de çeşitlikaynaklarda mevcuttur. Hatta Nevruz kutlamalarının yapılmasının dinî açıdan sakıncataşımadığı yönünde fetvalar da vardır. Bu fetvalardan biri Şeyhülislam Ebû Suud Efendi’ye aittir:“Mesele Nevruz gününde zeyd müsellem eyü libaslarını giyüp yiyüp içse, yaranlarıyla sahrâyagitse, ism lâzım gelür mi?Cevap: Nesne lâzım gelmez. Nevruz Mecûsî (İslâmiyete aykırı) degüldür, Nevruz sultânî (örftevar olan bir âdet)dir”.“Nevruziye”ler yazarak padişahın Nevruz Bayramı’nı kutlayan Klâsik dönem şairlerinin, ayrıcabu şiirlerle baharın gelişi, cihanın tazelenişi, çiçeklerle bezenişi, tabiatın âdeta yeniden dirilişinive bu mevsimde yapılan eğlenceleri anlattıklarını görüyoruz.Osmanlı ailesini çıkarmış olan Kayı Boyu’na mensup Karakeçililerin 21 Mart tarihinde ErtuğrulGazi’nin türbesi etrafında toplanarak burada bayram yaptıklarını biliyoruz. Bu bayramın bir diğeradı da “Yörük Bayramı”dır. Yine günümüzde de devam eden Manisa Mesir Şenlikleri’nin deyukarıda kısaca belirttiğimiz gibi “nevruziye” denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlarınsarayla birlikte, halka ikram etme geleneği şekline dönüştüğü ve Nevruz’la ilgili olduğubilinmektedir.11Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eserinde yapılan bahar tasviri, Türklerde baharın gelişininbir bayram olarak kutlandığını göstermektedir.12“Şarktan bahar rüzgârı eserek geldi; dünyayı süslemek için, cennet yolunu açtı. Kâfûr gitti, karatoprak misk ile doldu; dünya kendisini süsleyerek, bezenmek istiyor. Bahar rüzgârı eziyetli kışısürüp, götürdü; parlak yaz tekrar saâdet yayını kurdu. Güneş balık-kuyruğundan (hût), kuzuburnuna (hamel) kadar olan yerine tekrar döndü. Kurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat mor, al,yeşil ve kızıl renkler ile süslendi. Kara yeryüzüne yeşil ipek bağladı; hıtay kervanı da bununüstüne Çin kumaşı yaydı. Düzlükler, dağlar, sahralar ve ovalar bunu yayıp, döşendiler; vâdilerve yamaçlar al ve yeşil giyerek, süslendiler. Binlerce çiçekler gülerek açıldılar; dünya misk vekâfûr kokusu ile doldu. Karanfil kokulu bahar rüzgârı esti; dünyanın her tarafı misk ve amberkokusu ile doldu”.1311ALPAY, İrfan, Klasik Türk şiirinde Nevruzun işlenişini 2005,9Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 1999: 23-2413Yusuf Has Hâcib, Kutadgu Bilig, 1959: 16-1712

Divan ü Lûgat-it-Türk’de baharın gelişi bir bayram havasında anlatılmakta, tabiattaki değişiklik,canlanma “Yeryüzüne ipek kumaştan döşek serilmesi, dünyanın nefesinin ısınması, yağmurtanelerinin saçılmasıyla açan inci, mercan çiçeklerinin yeryüzünü cennete çevirmesi vesoğukların artık hiç gelmeyeceği” şeklinde tasvir edilmektedir.14Ayrıca yine, Divan ü Lûgat-it-Türk’de aylarla ilgili şu bilgiler verilir:“Ayların adlarına gelince: Şehirlerde Arapça ad kullanılır. Göçebe olan ve Müslümanbulunmayan Türkler, yılı dört ayrıma bölerek ad verirler. Her üç ayın bir adı vardır. Yılın geçmesibununla bulunur: Yeni gün (Nevruz)den sonra İlkbahara “oğlak ay”, sonra “uluğ oğlak ay” derler;çünkü bu ikinci parçada oğlak büyür. Bundan sonra “uluğ ay “ denir; çünkü bu parça yazaylarıdır.”15Nizamü’l-Mülk de XI. yüzyıl yazarı olarak Siyasetnâme adlı eserinde bu bayramdan söz eder.Bu bayramın aynı zamanda yılbaşı olduğunu belirterek Nevruz geleneklerini anlatır.16Osmanlı devrinde yapılan Nevruz kutlamaları Cumhuriyetin ilk yıllarında da resmî olarak devametmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gösterilmeye başlanan bu hassasiyet; Osmanlıdöneminde şu veya bu sebepten dolayı ihmal edilmiş Türk insanına kendi kültürel kimliğini,kişiliğini, benliğini, hüviyetini kazandırma gayretidir. Atatürk, bu sürecin öze dönmekle, kendikültürel değerlerimize, örfümüze, âdetimize, geleneğimize dönmekle mümkün olacağıinancındadır. Kendi kimliği, kişiliği, millî benliği kazandırılmış olan millete çağdaş olma yolunuaçmak daha da kolaydır.171921 yılının 21 Mart günü halkın, öğrencilerin Ankara’nın belirli çayırlıklarına, meydan yerlerinetoplandıkları, bu törenlere devletin üst yöneticilerinin de katıldığı dönemin matbuatında kayıtlıdır.Ankara’da yapılan kutlamalar Anadolu ile sınırlı kalmamış, Türk Dünyasında da heyecanyaratmıştır.“Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof’’un Mustafa Kemal Paşa’ya Nevruzdolayısıyla çektiği 24 Mart 1921 tarihli telgrafta şöyle denmektedir: “Cenubi Kafkasya Komiseri,Azerbaycan serbest Harbiye Mektebi Talebeleri, iki bölüklü Süvari Nişancı Türk Alayı askerleri,Türk Milletinin, büyük Nevruz Bayramını tebrik ediyor ve biz ümid ediyoruz ki Azerbaycan nkılâpOrdusu kahraman Türk Ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan Şarkmilletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark İnkılap başları Mustafa Kemal!.”181922 yılında Sakarya Zaferi’nden hemen sonra bütün okullara Nevruz-Ergenekon bayramınınbir önceki yıl olduğu gibi coşkuyla kutlanması için talimat verilmiştir. Aynı yıl 23 Mart Çarşambagünü meclisin önünde ve Taşhan Meydanı’nda merasimler yapıldığı yönünde bilgiler deHâkimiyet-i Millîye, Yeni Gün ve İkdam gazetelerinde kayıtlıdır.14Kaşgarlı Mahmud, Divan ü Lugat-it-Türk 1939: 119Kaşgarlı Mahmud, Divan ü Lugat-it-Türk 1985: p?news 6717GENÇ, Reşat, Türk Kültüründe Nevruz Kutlamaları.18ÇELİK,Dursun, XIX. VE XX. Yüzyıllarda Azerbaycan, Ahmet Yesevi Üniversitesine Yardım Vakfı.15

Cumhuriyetle birlikte Nevruz’un yeniden gündeme getirilmek istenmesinin esas sebebi BesimAtalay’ın 23 Mart 1921 tarihli Hâkimiyet-i Millîye gazetesine yazdığı makaleden kolaycaanlaşılmaktadır. Yazının bir bölümünde şöyle denir:“Bu Ergenekon hâdisesinden çıkacak mühim netice, bizim bugünkü millî mücadelemizlebenzeşmesidir. Dokuz kişiden türeyerek düşmanlarından intikam alan Türk soyunun, bugün dekendi varlığına kastedenlere karşı silahlanmış ve yarın muvaffakiyetini temin edeceğine ve UluTanrı’nın yardımı ve milletin gayretleriyle kara günlerden kurtulacağına eminim.”19Atatürk’ün milli kültürümüzü oluşturan öğelerin her biri üzerinde en ince ayrıntısına kadardurmasının temel sebeplerinden biri de Türkiye Cumhuriyetini, temeli “Yüksek Türk Kültürü”nedayanan bir kültür devleti yapmak istemesidir. Nevruz konusunda gösterdiği hassasiyetin böylebir düşüncenin bir ürünü olduğu kanaatindeyiz.Ergenekon, Nevruz ve Bahar bayramı ile ilgili gelenekler bu gün tam anlamıyla İran'daki Türktopluluklarında ve Azerbaycan'da yaşamaktadır. Azerbaycan Türklerinde Nevruz bayramı, diniolmaktan çok milli bir bayram niteliğindedir. Kuzey Azerbaycan'ın kazası, köyü, bucağı veşehirlerinde bu bayramla ilgili çeşitli törenler yapılmaktadır. Kışın son 2 ayı olan 60 gün büyükçille ve küçük çille olarak bölünmektedir. Büyük çille 40 gün ve küçük çille 20 gün olur Büyükbaşlangıç gününün gecesi, "çille gecesi" diye adlandırılır. Bu gecede nişanlı kızlara oğlanlartarafından "çillelik" diye adlandırılan hediye götürülür. Çillelik büyük bir tepsiyle götürülür. Butepside kıza, anasına, babasına ve aile fertlerine hediyelikten başka karpuz ve kavun götürülür.Gece boyunca kürsü çevresinde toplanıp, meyve yerler ve sohbet ederler. Bayramın gelmesiylebirlikte Güney Azerbaycan'ın tüm şehirlerinde ve köylerinde "Teke oyunu" ve bazı yörelerde"Kosa" oyunu oynanır. Kosa oynamak için bilgili bir çocuk seçilir ve ona bir kürk, başına uzun birkülah, yüzüne bir örtü, beline bir kuşak bağlayıp, ufak bir çıngırak asarak, toplu bir şekildeevlerin önüne gidip, şiirler okuyup, ev sahibinden hediye alırlar. Bayram sabahı ilk önce yaşlıadamların evlerine gidilir ve elleri öpülür. Bu ziyaretlerde ev sahibi tarafından hurma ve kahveikram edilir. Daha sonra komşuların ziyaretine gidilir. Çocuklar bayramda yeni elbiselerini giyip,büyüklerin evine gider, boyanmış yumurta, çorap, para, bayramlık alırlar. Bayram görüşmeleri,bayramın 13'üncü gününe kadar devam etmektedir.20Asya'nın en eski Türk boylarından biri olan Kırgızlarda da Nevruz, yüzyıllardan beri bayramolarak kutlanmaktadır. Doğu Türkistanlı tarihçi Enver BAYTUR, Nevruz gününün IX. yüzyıldaEne-Say'da kurulan Ulu Kırgız Devleti'nde bayramlaştığını Çin kaynaklarına dayanarak anlatır.Kırgızlar arasında Nevruz'la ilgili şöyle bir rivayet vardır:"İshak babamızın oğlu Türk babamız büyüdüğünde Calalayın adında birisinin Nevruz isimlikızıyla evlenmiş. Bu ikisinin düğününde tabiat yeşillenmeye başlamış. 24 Mart'a denk gelen bukutsal gün, Kırgızlara miras kalmış ve bayram olarak kutlana gelmiştir. "1920International Journal of Social Science Volume 2 Issue 1, p. 63-71, Summer 2009İDRİSİ,Habib , "Eski İran ve Azerbaycan Eyaletinde Nevruz", Nevruz, A.K.M. Yayım,Ankara 1995, s. 229.

Kırgızlar’da Nevruz'u karşılama bir hafta öncesinden başlar. Ocaklara konulan yedi kazandayedi çeşit yemek yapılır. Yemeği pişirip yedikten sonra kızlar, öküz arabasının arkasına erikağacının dallarını, yeşil otları sararlar ve öküzleri tarlada sürmeye başlarlar. Bu sembolik birolaydır. Baharın gelmesi ve yeni yılda tarladaki ilk çalışma anlamına geliyor. Yaşlı bir kişieteğine aldığı buğdayı tarlaya ekmeye başlar. Öküz arabasını süren yiğit, "Çü canabarımı (Çü,hadi hayvanım!) Benim kolum değil yapan, Baba çiftçinin kolu! " diyerek çalışmaya başlar. Ateşyakıp üstünden atlama adeti diğer Türk topluluklarında olduğu gibi Kırgızlarda da mevcuttur.21Nevruz, Özbekistan'da da çok eskiden beri kutlanmaktadır. Ancak komünizmin 70 yıllıkhâkimiyeti döneminde, dar bir çevrede, köylü, çiftçi ve zanaatçılar tarafından bir aile bayramıolarak kutlanmaktaydı. Şimdi ise Özbekistan Devleti halkın bayramı olarak kutlamaya kararvermiştir. Nevruz, Özbekistan'da genellikle bir hafta sürer. Bahar ve emek, gençlik ve güzellik,sevinç ve mutluluk bayramıdır. Nevruz bayramında insanlar arasındaki düşmanlıklar ortadankalkar, dostluk tohumları filizlenir ve kuvvetlenir. Halk kırlara, tepelere, dağ eteklerine gezmeyeçıkar. Özbekistan'da anneler kızlarını ve gelinlerini yanlarına alıp türlü meyve ve sebzeliyemekler hazırlayıp sofralar bezerler. Kazan dolusu yemekler pişirirler. Bu âdete "kazan doldu"denir ve "rızkımız dolu olsun" dileğine bağlanır.Özbekistan'da Nevruz'un sembolik bir kahramanı vardır. Bu kahraman, "Baba Nevruz "dur. Yeşilbir kıyafet giyer. Bu renk bahar renginin sembolüdür. Bazen "Baba Nevruz" yerine "BabaDehkan" (Baba Çiftçi) da denir. Mart ayının herhangi bir Cumartesi ve Pazar günü halk imam1abirlikte mezaristana gider. Ölmüş yakınlarının ruhu için Kur'an okurlar. Kabirlerin üstünü veçevresini temizlerler. Oturdukları evleri onarırlar ve temizlerler. Mahalle komiteleri kültürelfaaliyetler, oyun ve eğlenceler düzenlerler. Şairler, şiir şölenleri düzenler, yaşlılar sohbetleryaparlar.Özbekistan'da Nevruz'a "Nevbahar" (Yeni Bahar)da denir. Özbek ve Tacikler, bu adları kendiçocuklarına verirler. "Nevruz" ismi erkek çocuklara, "Nevbahar" ve "Baharay" isimleri ise kızçocuklara verilir.22Türk dünyasının ortak bayramı olarak kabul edilen Nevruz, Kazakistan'da da yüzyıllardırkutlanmaktadır. Nevruz'dan önce evler temizlenir, herkes en güzel elbiselerini giyer. Küskünlerbarışır. İnsanlar birbirlerine hayır duada bulunurlar.Kazaklar adına "Nevruz Köjesi" dedikleri en az yedi yiyecek türüyle hazırlanan özel bir yemekyaparlar. Herkes Nevruz'u kendi imkânları çerçevesinde kutlar. Birileri koyun keser ve yaşlılarasaygı ifadesi olarak, kesilen koyunun başı pişirilip ikram edilir. Eve ne kadar çok misafir gelirseev sahibi o kadar memnun olur. Misafirler yemekten sonra ev sahibine iyi dilek ve hayır duadabulunur. Bayramda doğan çocuklara, "Nevruzbay", "Meyrambek" diye isimler verirler.2321Olcabay K. Karatayev, "Kırgız Tarihi ve Nevruz", Nevruz, A.K.M. Yayım, Ankara, 1995, s.135.ASKAROV, Akhmatali , "Özbekistan'da Nevruz Tekrar Halkın Bayramı Oldu", AktHüseyin Özbay, Nevruz, A.K.M.Yayını, s.237.23TUZLUGİL,Totay Tacioğlu , "Kazakistan'da Nevruz Kutlamalan", Nevruz, A.K.M. Yayını, Ankara 1995, s. 323.22

Türkmenistan'da da Nevruz diğer Türk topluluklarında görüldüğü şekilde kutlanmaktadır.Türkmen klasik şiirlerinde Nevruz sözüne sıkça rastlanır. Meşhur Türkmen şairiMahtumkulu'nun:"Bolmadı bize nasibin, istedim güzden seni, Dedin ötsün kış, taparım taze nevruzdan seni. "mısraları bunun bir örneğidir. Diğer Türkmen şairleri de bu bayramdan bahsetmektedirler.Türkmenistan'da Nevruz hakkındaki bilgileri yayınlanmış ilmi eserlerden öğreniyoruz. Sondevirlerde Prof. Dr. A.Cikiev yayınladığı eserinde Nevruz'dan bahsetmektedir.24Diğer Türk Topluluklarında Nevruz kutlamaları örneğin; Karakalpaklarda Nevruz bayramı 21Mart günü kutlanmakta ve bu bayram üç gün devam etmektedir. Diğer Türk topluluklarınabenzer şekilde pratiklerin görüldüğü Nevruz bayramında genç kızlar ve genç erkekler ayrı ayrıevlerde toplanarak eğlenirler, niyet tutarlar ve gelecek için hayır duada bulunurlar. Dobrucabölgesinde yaşayan Kırım Türklerinde de Nevruz geleneği bu gün de halen kutlanmaktadır.Kırım Türkçesi'nde Nevruz sözü, Navrez şeklinde geçmektedir. 21 Martta kutlanan bu günündiğer adı da gündönümü”dür. Bayram günü çocuklar ve gençler üçerli, sekizerli gruplar halinde,birçok dalı ve budakları olan büyük bir dal parçasını Nevruz çiçekleri ile donatırlar ve evleridolaşmaya başlarlar. Her gidilen evin önünde Navrez türküleri söylenir.Kazan Türklerinde Nevruz pek fazla bilinmiyor. Ancak Kazan Türklüğünün ataları kabul edilenİdil Bulgarları / Volga Bulgarları arasında, Bulgar kahramanları yanı sıra bir de Nevruz beytibilinmektedir. Batı Trakya Türklerinde Nevruz geleneği mevris adıyla bilinmektedir.Nevruz günü kır eğlencelerine gidilir. Kırlardan menekşeler toplanır. Bu menekşeler o güneğlencelere katılamayanlara verilir. Nevruz törenlerine katılmayanlar bu menekşeleri üç defakoklarlar ve gözlerine sürerler. Yugoslavya Türklerinde Nevruz geleneği oldukça yaygındır ve"Sultan Navrız" olarak bilinmektedir. Nevruz günü eğlenceler tertiplenir, dilekler tutulur, dualaryapılır. Nevruz, Kıbrıs Türklerinde de Anadolu'da görülen pratikler paralelinde yaşanmaktadır.25Anadolu'da Nevruz'la ilgili gelenekler mezhep farkı gözetilmeksizin bütün Türk toplumu içindeyaşamaktadır. Sultan-ı Nevruz, Nevruz Sultan, Mart Dokuzu ve Mart Bozumu gibi adlarla anılanNevruz Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde kutlanmaktadır. Günümüzde Eylül ayında kutlananErtuğrul Gazi Töreni, Abdülhamit zamanında Mart Dokuzu'na rastlayan Nevruz günü yapılırdı.Bu bayrama "Yürük Bayramı" da denilmektedir.Mersin'in Silifke bölgesinde Yürük köyleri ve obaları arasında Nevruz Bayramı çeşitli adetleriylehala dünden bugüne kutlanmaktadır. Yürükler arasında Nevruz ile birlikte kışın bittiği ve baharmevsiminin başladığı kabul edilir. Tahtacı Türkmenlerin yerleştiği köylerden birisi İzmir'in2425A. Cikiev, Türkmenlerin Taklidi Bayramları. Şölenleri ve Oyunları, Aşgabat 1983.Çay, a.g.e., 8.109.

Bornova ilçesinin Naldöken Köyü'dür. Köy iki asırlık bir geçmişe sahiptir. Tahtacıların NevruzBayramı, Mart'ın 9'udur. Bu bayrama "Sultan Navruz" denilmektedir. Bu günde yaylaya çıkılır.Halk arasında, Mart dokuzundan sonra dağlar misafir alır, sözü yaygındır. Nevruz gününü Silifketahtacıları Hazreti Hüseyin'in doğum g

Ergenekon, Ergenekün, Ulustın, Uluğ Küni, Baba Marta, Bahara Kavuşma, Ulaşma, Yeni Yıl ve hatta Anadolu'da Sultan-ı Nevruz, N

Related Documents:

C. Test zu Lektion 1 (Genel Test) D. Wortschatz (Sözcük da arc› ›) E. Schlüssel zu den Übungen (Al›flt›rmalar›n cevap anahtar›) F. Schlüssel zum Test(Genel testin cevap anahtar›) LEKTION 1 1 ALMANCA 7 NACH DEM BEFINDEN FRAGEN

sistemi kuramından yola çıkarak Afro-Avrasya sisteminin küresel dönüşümlerdeki rolünü 1500 öncesi ve sonrasındaki kırılma, kopuş ve süreklilikleri ile değerlendirmektir. Anahtar Kelimeler: Afro-Avrasya Uluslararası Sistemi, Dünya

Anahtar Kelimeler: Sözlü anlatm gelenei, Arap dünyas, Makamat, Minyatür 1. Introduction The Maqamat is known as the most frequently illustrated book in the medieval Arab world of the early 13th century. It displays an elaborate style and its popular content gives reader the

- Aspiration and schlerotherapy is the first choice of treatment because of its success, easily performability, low morbidity and cost-effectiveness. Kalkan M, Uzun H, Önder A. U, Alan C, Öner A, Solok V. Success Of Aspıratıon And Schlerotherapy Wıth %3 Sodıum Tetradecyl Sulphate In Hydrocele Treatment. Cerrahpaşa J Med 2004; 35:

Türkiye'deki Gazetelerin Web Sitelerinin Tipografik Açıdan İncelenmesi * Prof. Dr. Hasip Pektaş, 2010 Anahtar Kelimeler: cyber journalism, ekran tipografisi, grafik tasarım, okunurluk, web tasarımı. Özet Günümüzde online gazetelerin kullanımı günden güne yaygınlaşmaktadır. Online iletişim

Sultan miticide, a suspension concentrate (SC), is a selective contact miticide for control of a variety of mite pests on ornamental plants. When used as directed, Sultan is effective, providing knockdown and residual con-trol of tetranychid mites on ornamental plants listed on this label. Sultan is not effective against broad mite, bulb mite,

Galileo and Karnad’s The Dreams of Tipu Sultan 4. The New Visionary Heroes: Aurangzeb and Tipu Sultan: A Study of Girish Karnad’s ‘The Dreams of Tipu Sultan ’ and Indira Parthasarathy’s Aurangzeb’ 5. Passivity of the Passionate female protagonists in the plays of Girish Karnad 6. From Myth to Modernity: A Critical Study of GirishKarnad’s Wedding Album 7. Brechtian Epic Theatre .

Super Locrian is often used in jazz over an Altered Dominant chord (b9, #9, b5, #5, #11, b13) Melodic Minor w h w, w w w h 1 w 2 h b3 w 4 w 5 w 6